Bilim ve Kur’an’ın Mesajları
Keşke Kur’ân arayan bu gönüllere, Kurân’la gelen mesajı, O’nun kendi solukları seviyesinde sunabilseydik.! Herhalde bu mesaj onlarda bir sayha ve ses şoku te’siri icrâ edecekti. Ses bu kadar cılız, temsil bu kadar zayıf, samimiyet bu kadar yıkık-dökük, "düşman bu kadar kavî, tâli’de bu kadar zebûn" olduğu halde, dünden bugüne Philip Hitti, Jean-Paul Raux, George Bernard, Fyodor Dostoyevski, G.M. Rodweı, Edward Montel, Descartes, Voltaire, John Davenport, Lamark, Paskal, Dr. Gustave Le Bon, V. Hugo, Carlyle, E. Renan gibi yüzlerce ilim, düşünce ve sanat adamı O’nun haşyet tüten mehâbetli iklimi karşısında iki büklüm olup yerlere kadar eğildiler. Bunca devâsâ kâmetin, Kur’ân ve Sâhib-i Kur’ân hakkındaki o muhteşem itirafları, o gürül gürül kabul gören solukları, yarım asır önceki batı temerrüdünü esas alıp ve onların arkasında aptalca saf bağlayıp duran bizim entelijansiyamız için ne müthiş bir şamardır!
Kurân’ın, her biri bir hüccet has talebelerinin düşünce ve beyanları mahfûz, dünyanın değişik yerlerinde neş’et eden bu en seçkin dimağların, bu en âteşînî zekâların, Allah’a ve imâna yönelişleri, mukavemetsiz, zayıf, beden varlığı mülhitlerin, sıkıştıklarında "el-amân Allah’ım!" diye bağırıp-çağırmaları şeklindeki ümitsizlik, çaresizlik ve dehşet psikolojisine de hamledilmemelidir, evvelâ, modern batı, bugün sahip bulunduğu imkânları itibariyle çaresizler dünyası sayılamayacağı gibi, bu dünyada yeniden dine dönen aydınları da şaşkınlar ve şoke olmuş insanlar listesine almamız mümkün değildir.
- tarihinde hazırlandı.