Bir Toplum Manevi Dinamiklerle Ayakta Kalır
Bir cemiyet, üzerinde kurulup geliştiği felsefe ve manevî değerlere sımsıkı bağlı kaldığı müddetçe, ihtişam ve dinamizmiyle pâyidâr olur. Kendine has bu diriltici iklim ve bu esaslı kaidelerden uzaklaşmağa başladığı andan itibaren de içten içe kokuşup çürümeye ve dağılıp gitmeye yüz tutar. Onun içindir ki; millî vahdetimiz adına, millet fertlerinin, bir mihrap gibi her zaman etrafında toplanıp durdukları yüksek mefkûre ve mukaddes prensiplerin korunup kollanmasına ve "ilelebet" devam ettirilmesine milletçe gayret gösterilmelidir.
Milletin ümit kâsesini elinde taşıyanlar, her şeyden evvel, nesillerin gönüllerini bu yüksek mefkûre ve ideâllerle donatarak, onları, Hızır çeşmesine giden yollara irşad etmelidirler. Dertsiz, davasız, gayesiz ve ideâlsiz nesillerin önce içten içe yanarak karbonlaşması, sonra da bir alev, bir tûfan haline gelerek, etrafındaki her şeyi yakıp yok etmesi tabiî ve kaçınılmaz olur. Bizler, şu son bir-iki asır içinde, bu türlü ölüm deliklerinin, hem de en korkunçlarına, defalarca maruz kalmış bahtsız bir milletiz. Dostun vefa bilmediği, düşmanın hıyanet ve cefadan usanmadığı hasret ve inkisar dolu bu dönemde, millet ağacı defalarca ırgalandı; cemiyetin ruh kökü tekrar tekrar baltalandı; yığınlar her dönemeçte başka başka devler ve gulyabânilerle karşı karşıya kaldı. Eğer bu çeşit çeşit ölüm ağlarına, her mâruz kalışımızda bir inayet eli imdadımıza yetişmeseydi, milletçe bu cehennem çukurlarından birine gömülmüş ve tarih sayfalarından ebediyen silinip gitmiş olacaktık...
- tarihinde hazırlandı.