Ruh, Kendisini İspat Eden Delilleri İle Yaratıcısına da Delâlet Edip, O'nun Varlığını Haykırmaktadır
Ruha delâlet eden ve görülmeyeni gösteren, henüz arz edemediğimiz daha nice şeyler vardır. Evet ruh, bütün delilleriyle Yaratıcısına delâlet eder; onu ilân ve ifade eder. Şöyle ki (H. Cisrî'den):
1. Beden, kendindeki mekanizmaları sevk ve idare edecek bir ruha muhtaç olduğu gibi, kâinattaki her şey de, bütün varlık âlemini ve ruhu yaratıp idare edecek olan Allah'a (celle celâluhu) muhtaçtır. İnsanda olan her şey, kâinatta da vardır.
2. Bedende nasıl iki tane değil de bir ruh varsa, Rabbimiz de "Bir" olup, şeriki ve ortağı yoktur.
3. Ruhun bedende "şurası" deyebileceğimiz bir yeri yoktur; fakat o, bedenin her yanında hâkimiyetini hissettirir.. et-kemik ve zaman buudlarıyla kayıtlı olmadığından, bedeni terk edip, istediği yerde de bulunabilir. Teşbihte hata olmasın, Cenâb-ı Hak da her yerde hâzır ve nâzır, fakat zamandan ve mekândan münezzehtir.
4. İrade ve kudret açısından bir ile bin, uzak ile yakın müsavidir. Güneş nasıl bir cam parçasında da, bin cam parçasında da kendini gösterir.. cam parçaları kendisinden çok uzak olduğu hâlde, o her birine kendinden daha yakındır; aynı şekilde ruhun da, bir hücre ile trilyonlarca hücreye, bir uzuvla bütün uzuvlara nispeti aynıdır. Aynen bu kaba temsilde olduğu gibi, Rabbimiz de, her şeyi bir şey gibi idare eder; biz ondan sonsuz mesafelerde uzak bulunmamıza rağmen, o bize şah damarımızdan daha yakındır. Ayrıca, bizi bizden çok daha iyi bilir ve çok daha iyi tanır.
5. Nasıl ruh, bedende olan her şeyden haberdardır ve hiçbir şey ondan gizli değildir, bunun gibi, -iyi bir benzetme olmamakla birlikte- her şey de, Allah'ın (celle celâluhu) ilminde sabittir.
6. İyilik ve kötülükte bulunma, adam öldürme ve kalbleri imanla ihya etme, hayır ve şer işlemede vasıta olan beyin ve uzuvların kumandanı ruh olduğu gibi, hayır ve şerrin yaratıcısı da, Allah'tır (celle celâluhu).
7. Ruh, ceset öncesi ve ceset sonrası âlemlerin ezelî ve ebedî olduklarını göstermekle, varlığının başlangıcı ve sonu olmayan Bâkî-i Hakikî Cenâb-ı Hakk'a delâlet eder.
8. Ruh, gözle görülmez ve mahiyeti de bilinmez; aynı şekilde Allah (celle celâluhu) da, akla gelen her şeyin verâsının verâsının verâsının verâsındadır.
9. Ruha ait kabiliyetlerin mükemmeliyeti ve şehadet âlemindeki tezahürleri, Cenâb-ı Hakk'ın isim, sıfat, şe'n ve tezahür-ü Rubûbiyetini akla getirir.
10. Görülme ve mahiyetinin anlaşılması mümkün olmadığından, ruhun varlığını eseriyle tanır ve mevcudiyetini kabul ederiz.
- tarihinde hazırlandı.