Kur'ân'a Göre Zevç ve Aile Tabirleri
Kur'ân'a göre zevç ve aile tabirlerini izah eder misiniz? Hz. Nuh ve Lut'un kâfir kadınlarla tezevvücünü nasıl anlamalıyız?
Her şeyden önce şu hususu belirtmekte yarar var; zevç ve zevce (karı-koca) mevzuu insanoğlu için önemli ve fıtrî hâdiselerden biridir. Hayvanlar arasında zevçlik meselesi söz konusu değildir. Onlarda sadece ilkah (döllemek, aşılamak) vardır. Yani onlar, mevsimi gelince yavru yapmak için bir araya gelirler ve bu faaliyeti de bu sene birisiyle, ertesi sene de bir başkasıyla, hatta bazen de kendisinden meydana gelen yavrularıyla gerçekleştirirler. Onun için hayvanlar arasındaki eşleşmede bir gaye ve hedef etrafında bir araya gelme söz konusu değildir. Bu tür yüksek gaye ve hedefleri tahakkuk ettirmek kalb, his, şuur ve irade farklılığıyla insanoğluna ait bir hususiyettir.
Arapça'da "ehl", aile demektir. Kur'ân-ı Kerim'e bakıldığında "zevç" ve "ehl" kelimelerinin aynı çizgide ele alındığı görülecektir. "Ey Nuh! O, asla senin ehlinden (ailenden) değildir." (Hud sûresi, 11/46) âyet-i kerimesi bu hakikati gösteren misallerden sadece biridir. Bu âyet-i kerimede Cenâb-ı Hak, Hz. Nuh'un oğlunun inkâr edenlerden olması hasebiyle onunla aynı duygu, aynı düşünce ve aynı frekansı paylaşmadığını, dolayısıyla da oğlunun onun ailesinden olamayacağını ifade buyurmaktadır.
Arapça'da "mer'" erkek, "mer'e" ve "imrae" kadın demektir. Kur'ân-ı Kerim Hz. Nuh ve Hz. Lut'un kadınlarının kâfir olduğunu anlattığı âyette "imraetün" kelimesini kullanmaktadır. (Bkz.: Tahrim sûresi, 66/10.) Zira bu iki kadın Hz. Nuh ve Hz. Lut'a zevce olamamış, onlarla bütünleşememiş, aksine onlara hıyanet etmişlerdir. Dolayısıyla bu kadınlar, Kur'ân'da "imraetün" kelimesiyle ifade edilmişlerdir. Gerçi Kur'ân, Hz. İbrahim'in hanımı Hz. Sâra için de aynı kelimeyi kullanır (Bkz.: Saffât sûresi, 38/112.) ama orada farklı bir nükte söz konusudur.
Kur'ân-ı Kerim, belli bir hedef ve gayeyi tahakkuk ettirmek için duygu, düşünce ve inanç birliğine bağlanmış ve kendilerinden bir neslin meydana gelmesi hedeflenmiş ve böylece maddî-mânevî, cismanî ve ruhanî tam bir bütünlük bahis mevzuu olan eşleşmelerde "zevç" ve "zevce" kelimelerini kullanmaktadır. Meselâ Kur'ân, Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) hanımlarından bahsederken bu kelimeyi zikretmektedir. (Bkz.: Ahzap Sûresi, 33/6) Zira onlar her zaman Allah Resûlü'yle (sallallâhu aleyhi ve sellem) aynı duygu ve düşünceyi paylaşmışlardır.
Bu açıdan denebilir ki, birbirleriyle nikâhlanan kimseler, birbirlerinin kadını veya erkeği olsalar da her zaman birbirlerinin zevç veya zevcesi sayılmazlar. Bu itibarla da insanın bir eşinin olması, onun zevci veya zevcesinin var olduğu mânâsına gelmez. Zira eşinden duygu ve düşüncesini saklayan bir insan, ona karşı yalnız demektir. İşte Hz. Nuh ve Hz. Lut'un eşleri, hakikî mânâda onlara zevce olamamış ve daima "imrae -salt bir kadın" olarak kalmışlardır.
- tarihinde hazırlandı.