Uyuşturucu
Türkiye’nin yakın ve uzak planda kendini tehdit eden birçok problemleri var. Bunlardan birisi ve belki de geleceğimiz adına en önemlisi uyuşturucu problemidir. Türkiye’nin uluslararası uyuşturucu trafiğinde de Asya ve Avrupa’yı bağlayan bir köprü olması bu meseleye ayrı bir ehemmiyet kazandırmaktadır. Ancak bunu değil de, gün geçtikçe yaygınlaşan uyuşturucu kullanımı ve hızla artan uyuşturucu bağımlıları mevzuunda, ilim-irfan ehline, bir şeyler söylemek ve hele hele eğitim müesseselerinde vazifeli bulunan müdür, öğretmen ve öğrencilerine bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.
Bir tanıdığımızın çocuğu –şayet söylenenler doğru ise– uyuşturucu yüzünden vefat etti. İnşâallah o yavrucak imanla ahirete gitmiştir. Bence Cenâb‑ı Hak belki o yavrucak ile Müslümanlara çok ciddî bir ders vermektedir. Zira millet, insanımızın ilim‑irfan seviyesini yükseltme azminde olan eğitim gönüllülerine nihayetsiz güven içinde açılan okullara çocuklarını nice maddî fedakârlıklara katlanarak gönderiyor. Bu okulları cemiyetin içinde bulunduğu o korkunç anafordan kurtarıcı, bir sera gibi görüyor. Öyleyse buraların gerçek anlamda karantina altına alınması ve onların her türlü tehlikeden korunması şarttır. Bunun için de hiçbir fert ihmal edilmeden herkese sahip çıkılmalı, bu ve benzeri hâdiselerin zuhuruna sebebiyet vermemek için elden gelen her türlü gayret gösterilmeli, bu uğurda geceler gündüzlere katılarak çalışılmalıdır. Aksi hâlde hem halkın eğitim faaliyetlerine olan teveccühü kaybedilir, itibar kaybı söz konusu olur, hem de Rabbimiz’in şimdiye kadar olan lütuflarının kesilmesine davetiye çıkartılmış olur. Ve ardından Cenâb‑ı Hak –ister şefkat, ister zecr, ne derseniz deyin– öyle bir tokat vurur ki, bunun altından kalkmamız imkânsız hâle gelebilir.
Hâsılı, bu müesseselerde çalışan ilk elden vazifeli öğretmenler, rehberler kendilerine teslim edilen nesle 24 saat içinde 25 saat mesai yaparak sahip çıkmalı, maddî‑mânevî gelişmelerine riayet etmelidirler.
- tarihinde hazırlandı.