Gaye ve Vesile Üzerine
Büyük hedef ve maksatlara varmada mutlaka bir kısım vesileler olacaktır ve vardır da. Meselâ, dünya, Hakk'a ulaşmanın vesilelerinden bir tanesidir. Efendimiz (sav), gerçeğe ulaşmada gâye seviyesinde kudsî bir vesiledir. Kur'ân, İlâhî maksatların tahakkuku için bir başka vesile olup, Allah, onunla gerçeğin nikabını kaldırmış ve bize onu ayan-beyân göstermiştir.
Evet, Allah'a ulaşmada Kur'ân ve Efendimiz de birer vesiledir. Fakat bunlar öyle vesilelerdir ki, eğer caiz olsa, karşılarında rükû eder ve secdeye kapanırız. Niye kapanmayalım ki, annemiz ve babamız, sadece ruhlar âleminden şu cismânî âleme çıkmamıza vesile oldukları için, Allah bizi kendilerine Öf!' bile demekten menetmektedir. Halbûki Efendimiz (sav), bizi, cismaniyetimizin altında kalıp ezilmekten kurtarıp ruh ve kalbin hayat seviyesine çıkma yollarını göstermiş ve Rabbimiz'e giden yolu açmıştır.
Öte yandan, bir gün semâlara merdiven dayayıp yıldızları yerlerinden sökecek hale gelsek bile, istihdam olunduğumuz hizmet de bir vesiledir. Vicdanlarda ma'rifet-i İlâhî düşüncesini uyarma ve insanımızı, inanılması gerekli olan şeylere inandırma adına koyulduğumuz bu hizmette hedefimiz, marifet-i İlâhî, muhabbet-i İlâhî, zevk-i rûhanî ve rıza-i İlâhî'dir. Hizmet deyip -Allah korusun- esas gayeyi unutur, kendimize karşı yabancılaşır ve vesileye takılıp kalırsak, o takdirde, kazanma kuşağında kaybediyoruz demektir. Bu ise, afetlerin en büyüğüdür.
- tarihinde hazırlandı.