Cihad
Cihad; çalışma, çabalama, azm u ikdamda bulunma manalarına gelen cehd kökünden türetilmiş, yaygın kullanımı itibarıyla düşmanla savaşma anlamında bir kelimedir. Bu savaş, “usûl-i hamse” diye adlandırılan esasların korunması adına muhakkak düşmana karşı olabileceği gibi, o yolda hazırlık içinde bulunan ve tecavüzü kat’i görülen a’dâya karşı tedâfuî bir muharebe de olabilir. Her iki şekliyle de böyle bir cihad Efendimizce (sallallâhu aleyhi ve sellem) küçük cihad anlamında “cihad-ı asgar” olarak isimlendirilmiştir. O (aleyhissalâtü vesselam), insanın dinî esaslar çerçevesinde iç dünyası itibarıyla, nefis, hevâ, şeytanî şerareler ve beşerî garîzelere karşı cehd ü gayretine, bu cehd ü gayretteki devam ve temâdîsine de, büyük cihad anlamında “cihad-ı ekber” demişlerdir.
Cihad-ı asgar, belli şart ve esaslara bağlı olarak tedâfuî mahiyette ve muvakkat olmasına mukabil, cihad-ı ekber, maddî kılıç kınında, insanın sürekli kendiyle yüzleşmesi.. nefis, hevâ ve şeytânî dürtülere karşı, hudutlardaki “uyûn-ı sâhire” diye bilinenler gibi uyanık bir göz olarak her zaman tetikte bulunması.. her an gelip kalbine, ruhuna çarpan şerarelere karşı hazırlıklı olması.. muhtemel meâsî ve mesâvî tasavvur ve tahayyüllerinden uzak bulunma gayretiyle nefes alıp vermesi.. tedebbür tedebbür üstüne her an “mehâfetullah” ve “mehâbetullah” seralarıyla Hakk’ın inayet, riayet ve kilâetine itimat içinde yaşaması.. en küçük kayma ihtimallerini dahi göz ardı etmeden رَبَّنَا لاَ تُزِغْ “Kaydırma Allah’ım!..” sözleriyle soluk alıp vermesi.. imanın emniyet ufkuna otağını kurmaya mani kibir, gurur, ucub, fahr, bohemlik, makam sevgisi, takdir edilme hissi, kin, haset, nefret, gayız... gibi küfür ve mesâvi-i ahlak mezbeleliği sayılan mühlikâttan ölesiye bir gayretle fersah fersah uzak bulunma tavrı ortaya koyması.. bütün bu istikametteki azm u ikdamıyla beraber her zaman Cenâb-ı Hakk’ın teveccüh, nefehât, üns, maiyyet, inayet, riayet ve kilâetini heceleyip durması.. kalbinin bu heyecanlarla çarpıp durduğu böyle bir düşünce atmosferinde dilinin de tam bir kararlılıkla sürekli “Ey kalbleri evirip çeviren Allah’ım! Beni her türlü kayma, sapma ve savrulmalardan muhafaza buyurarak sevdiklerinin güzergâhı sırat-ı müstakîmde sabit-kadem eyle!” yakarışlarını seslendirmesi.. bu teminat talebi iniltilerinin yanında O’nun rahmetinin vüs’atine güvenme, bel bağlama iz’ânıyla oturup kalkması ve sürekli “Hû!” soluklaması ile sergilenen babayiğitçe bir tavırdır. Sayılan bu esasların “fenafillâh, bekabillâh” ufkuna kadar devamının önemi kadar, o zirvede dahi insanın zelle korkusuyla tir tir titremesi de olmazsa olmazlardandır.
Cihad-ı ekberde işin mebdeini “Kelime-i Şehadet”in gönülde sürekli hecelenmesi ve bestesinin-güftesinin dilde devam edip durması teşkil eder. Sonra ihsan şuurunun bütün ibadet ü tâatte temel esas olması.. namazların, oruçların bu enginlikle edâ edilmesi.. zekât ve sair atâyâ ve ihsanâtın minnet duygusundan uzak gönül hoşnutluğuyla yerine getirilmesi.. hacca gidilecekse, meleklerin metâf-ı kudsiyânı sayılan, “Sidretü’l-Müntehâ”nın izdüşümü mahiyetindeki bir kutsal zeminde, meleklerin tavafına iştirak ediyor olma ruh derinliği ve engin yedeklemesiyle gidilmesi.. hayatın, bu esaslara başkalarını da ısındırma istikametinde bir “emr-i bi’l-maruf nehy-i ani’l-münker” sorumluluğuyla sürdürülmesi.. haram, mekruh ve bütün şüpheli hususlara karşı bulaşıcı hastalıklardan uzak duruyormuşçasına uzak durma gayreti içinde bulunulması... gibi esaslar gelir.
Bazıları bu önemli konuyu şöyle dillendirmişlerdir: Cihad-ı asgar, bir maddî cihaddır ve dinî esaslar açısından korunma ve sıyanet adına tedâfuî bir mücâhededen ibarettir. Cihad-ı ekber ise, şeytan ve onun şerarelerine, nefis, hevâ ve onların dürtülerine, şehevânî duygular ve onların vartalarına, makam, mansıp, cismânî zevk u safa ve onların baş döndürüp bakış bulandırmalarına, bilerek dünya hayatını ötelere tercih etme ve onun sarhoşluğuna, değişik mesâvî ve meâsîye açık bulunma ve onun vicdan mekanizmasını kirletip felç etmesine karşı bir mücâhededir ki, وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ “Allah yolunda -lillâh, livechillâh, lieclillâh esasları çerçevesinde- cihad edin!” ferman-ı sübhânîsi ve emsâli ayetler, bu iç içe çizgi kaymalarına karşı, olmazsa olmaz birer reçetedir.
- tarihinde hazırlandı.