“Kışır”dan “Lübb”e Geçmek
Soru: “Fikirden keşfe, hocadan mürşide, şeriattan tarikata, ondan da hakikate geçmek lazımdır” sözünü açıklar mısınız?
Cevap: Müsaadenizle, belli bir maksada matuf söylendiği anlaşılan bu ifadeleri tek tek kritik edelim:
Birincisi, fikirden keşfe geçmek: İnsan ancak derin düşüncesi, âfâki ve enfüsî tefekkürü neticesinde ya bir iç müşâhedeye mazhar olur veya Cenâb-ı Hakk’ın mevhibesi olarak ileride ve bugün onun için mukayyet gayb olan şeylere nigehbân hâle gelir. İç âleminde, fihrist olan mahiyetinde ve kâinatın geniş alanlarında tefekkürü, onun iç müşâhedesine, kendi kendini kontrol etmesine, kalbinde derinleşmesine sebebiyet verdiği gibi, aynı zamanda kâinatta bizim için esrar ve gayb sayılan şeylere de tefekkürü sayesinde muttali olur. Fakat her tefekkür, insanı böyle bir ufka götürmeyebilir. Ancak gayeye matuf bir tefekkür insanı mutlaka bir yerlere götürür. Yoksa insan iç âlemiyle dış âlem arasında münasebet kurmadan, pozivitistlerin ve bir kısım banal kimselerin yaptıkları gibi sadece laboratuar neticesine saplanır kalırsa, dibi delik bir kova ile su olmayan bir kuyudan su çekme macerası yaşar. İnsan, ele aldığı meseleye bir olumluluk ve derinlik kazandırabilmek için “Niçin düşünüyorum? Ne yapmak istiyorum? Düşüncede netice ve mebde nedir?” hesabıyla hareket ederse, yani çıkışını ve varacağı noktayı tespit ederse, o durumdaki tefekkür, insanı bir iç ve dış müşâhedeye götürür. Cenâb-ı Hak bizleri derinleştirsin, iç müşâhedeye ulaştırsın ve dışa karşı da kerem-i lütfuyla keşfimizi açsın.