Varlığın en bereketli ışık kaynağı, sözün en çarpıcı, en kuvvetli nüktesi odur. Yeryüzündeki bütün cazibedar güzellikler, onun ışığının varlık üzerine akseden gölgesi; en büyüleyici ses ve nağmeler, o semavî solukların sadece bir perdesidir. Onun ışıktan beyanları hastalıklardan tenezzüh, gönülden kirleri, gözlerden de günahları siler süpürür.
Onun ötelere açık zümrütten iklimlerini temâşâ, düşünceye hikmet tohumlarını saçar, aklı semalar ötesi âlemlerde gezdirir. Güneş, onun aydınlık dünyasına nispeten bir ateş böceği; Ay, çehresine sandal çalınmış bir avuç siyah topraktan ibarettir. O, dışının parlaklığı, içinin derinliği, muhtevasının zenginliği ile eksikliğinin ötesinden gelmiş öyle bir sofradır ki; bize ulaşıncaya kadar onu elden ele bir gül demeti gibi melekler dahi ondan müstağni kalamamışlardır.