İlk Akademik Çalışma
İlk sene hiçbir arıza olmadan sezon kapanmıştı. Bunda rahmetli Hakim Bey'in büyük tesirinin olduğunu söyleyebilirim. Bize gelmesi muhtemel bütün menfi dalgaları Hakim Bey, inisiyatifini kullanarak kırıyordu. Zaten adlî devair de çok mütemerrid değildi. Ayrıca Edremitliler de bizi olduğumuz gibi tanımışlardı ve provokasyonlara aldırmıyorlardı. Tanımışlardı, zira, biz sohbetlerimizi sadece camiye hasretmemiştik. Daha ilk günden itibaren bir de düğün salonunda soru-cevap şeklinde sohbet başlatmıştık. Haddimizi aşkın olsa bile, sordukları sorulara anında cevap almaları, oradaki elit tabakanın da hoşuna gitmişti. Daha sonra bu sohbetleri başka şekilde devam ettirdik. Camiye gelme zahmetine (!) katlanmayanlar oralara geliyor, din ve diyanet adına bir şeyler dinleyebiliyorlardı. Keşke bu işe tam ehil olsaydık, kim bilir dine ne hizmetler olurdu? Vaazın dışındaki bu sohbetler, herkeste bir alaka ve arzu uyardı. Biri gündüz, diğeri gece olmak üzere haftada iki gün sohbet yapılıyordu. Dıştan da gelip gitmeler eksik değildi. İzmir'deki arkadaşlardan bazıları ise sohbetlerin hiçbirini kaçırmıyordu.
Gerçi Edremit'te, yurt ve evler adına henüz büyük bir gelişim göze çarpmıyordu; ama dinî kültürümüz adına kamplar çok bereketli ve feyizli geçiyordu. Artık meselelerimizi bilip anlatabilecek durumda olan çok sayıda arkadaş da vardı. Bunların her biri, büyük çoğunluğunu gençlerin teşkil ettiği pek çok arkadaş anlatılması gerekenleri anlatıyor ve onların yetişmesi hususunda ellerinden gelen her gayreti gösteriyorlardı.
Bazen de bu grupların başlarındaki arkadaşlarla biz bir araya geliyor ve bazı meseleleri mütalaa ediyorduk. Diyebilirim ki, iman, Kur'an ve Nur kültürü adına akademik seviyede bir çalışma yapılıyordu. Halbuki daha önceleri, ne bu seviyede müzakere yapma ne de iki-üç gruba nezaret edecek arkadaş bulma mümkün değildi.
Buca kampları, ilk olması ve orijinalliği ile vicdanlarda tesir uyarması bakımından elbette diğerleriyle kıyas kabul etmeyecek bir önceliğe sahipti. Ancak, verim alma açısından Edremit kampları diğerlerinden hep birkaç adım önde olmuştur.
Diğer taraftan, Buca kamplarını finanse etmede ben hep yalnız kalmıştım ve yalvar yakar başkalarına iş yaptırtabiliyorduk. Halbuki Edremit kamplarında halk işe sahip çıkmıştı. Bilhassa Arif Çağan Bey ile yeğeni Abdullah Bey masrafların büyük bir kısmını temin ediyorlardı. Ayrıca köylerden de, yağ, yumurta, peynir ve yoğurt gibi malzemeler geliyor ve o fakir, fukara talebenin bakımı-görümü sağlanıyordu.
Kamplarda bütünüyle bir ruhanilik hakimdi. Hele Buca kampları, hele Buca kampları!.. O günlerde okunan tesbihatı bantlardan dinlerken dahi hâlâ duygulanır ve ruhumu ayrı bir hava ve iklimin sardığını hissederim.
Bu konuyla alakalı duygularımı daha değişik platformlarda ifade ettiğimden şimdilik bu kadarını yeterli buluyorum.
- tarihinde hazırlandı.