Yaratılış Mucizesi Karşısında
Atomlar ve onun daha küçük parçacıkları, elektronlar ve protonlar arasında, kendi büyüklük seviyelerine göre öyle büyük mesafeler var ki, o küçücük dünyada birinden diğerine at koşturabilirsiniz. Sonra, bugün elektronlar diyoruz, protonlar diyoruz, quantumlardan bahsediyoruz; yarın belki esirin de ispatıyla, müşâhede sahamıza girmeyecek, âdeta anti-madde sınırında var-yok parçacıklardan söz edeceğiz.
İnsan, çok defa Yaratan'ı kendine kıyasla, şu makro ve mikro seviyedeki âlemleri tek bir Yaratıcı'ya veremeyip ve tek bir Yaratıcı ve İdare Edici'yi kabûl edemeyince, bu defa ya kâinatın içinde sârî bir ilâh inancına (monizm) saplanıyor, ya, varlığın bütününe birden ulûhiyet atfetme cihetine gidiyor (panteizm), veya cansız, şuursuz, iradesiz, düşüncesiz maddeye ulûhiyet vererek, şu her zerresi yerli yerinde muhteşem kâinatı kaosa ve tesadüflerin, tesadüfî mecburiyetlerin oyuncağı haline getiriyor. Tabiat gibi, tabiat kuvvetleri gibi, ruhsuz, şuursuz, ilimsiz, iradesiz bir takım tâbirleri ilâh seviyesine çıkarıyor. Kalpte bir musaddık olmayınca, kâinattan edindiği her malûmât, sadece birer cehalet ve inkâr malzemesine dönüşüyor.
- tarihinde hazırlandı.