Cemaat sadece eğitimle mi uğraşsın?

Son zamanların moda cümlelerinden birisi: “Arkadaş! Bu Cemaat eğitim ve dini hizmetlerle uğraşırken iyiydi, ancak başka şeylerle meşgul olunca güvenilirliğini kaybetti? En iyisi Cemaat kendi işine baksın, her şeyle alakadar olmasın!”

Bu tezi sadece kafayı paralelle bozmuş olanlar savunmuyor, aynı zamanda, 17 Aralık Süreci’nde demokratik bir duruş sergileyen aydınlar da benzer görüşleri dillendiriyor.

Kulağa hoş gelip, ilk bakışta, oldukça masum gibi görünen bu yaklaşım kendi içinde birçok tezat barındırıyor.

Her şeyden önce, Cemaat, zaten eğitimle uğraşıyor; Câmia’nın gerek yurtdışı gerekse de yurtiçinde adından en çok bahsettirdiği alan eğitim. Onun dışında, medya, hastane vb. gibi Camia’nın adını duyurduğu bazı alanlar da yok değil.

Ancak Camia’nın aktif olduğu başka hiçbir alan eğitim kadar önde ve gözde değil; çünkü bu hareketin temel amacı nitelikli insan yetiştirmek; yani ihtisas yaptığı alana hâkim olduğu kadar ahlaki noktada da nefsine hâkim bir insan…

Peki, yıllardır yetiştirilen bunca nitelikli insan ne yapacak? Devletin, donanımlı insan aradığı alanlara girerek oralarda vazife yapmayacaklar mı? Yılların çaba eve emeğinin karşılığını ülkelerine hizmet ederek ödemeyecekler mi?

Bu sorulara akl-ı selimin vereceği cevap ‘evet’ten başkası olmayacaktır.

O halde sıkıntı nereden kaynaklanmaktadır?

Bu noktada iki ihtimal söz konusudur:

1- Camia’nın eğitim kurumlarında yetişen insanlar devletin farklı kurumlarında istihdam ediliyorlar. Onlardan, duyup gördükleri haksızlıklar karşısında sessiz kalmaları ve her şeye rağmen üstlerine itaat etmeleri isteniyor. Ancak onlar kanunların kendilerine tanıdığı yetki çerçevesinde bunlara sessiz kalmıyor ve kendilerinden beklenen vazifeyi ifa ediyorlar. Bu da mevcut idarenin canını oldukça sıkıyor.

2- Eğer bu ihtimal söz konusu değilse; ‘devlet içindeki Hizmet’in okullarında yetişen kimseler, amirlerinden değil abilerinden emir alıyor ve bu istikamette tasarrufta bulunuyor.’ Yani bir nevi devlet içinde devlet kurulmuş oluyor.

Söz konusu olan ikinci maddedeki sıkıntıysa, 17 Aralık’tan bu yana her akl-ı selimin ifade ettiği gibi, bunu ortaya çıkarmanın yolu hukuktur. Hukuk içerisinde, delilleriyle ortaya çıkarılan bir paralel yapılanmaya kimsenin itirazı olamaz.

Ancak 17 Aralık’tan bu yana yaşanan derin türbülans gerçeklerin birinci maddedeki gibi olduğu tezini güçlendiriyor; devlet içindeki kokuşmuşluğa sesini çıkaran nitelikli insanlardan, susmaları isteniyor, bu olmayınca vazifesini yapan herkes paralel ilan ediliyor.

Ortaya saçılan, dünyaca ünlü BBC kanalının bile yayınlamakta beis görmediği sıfırlama tapeleri, zihinlere kazınan ayakkabı kutuları ve yatak odasında muhafaza edilen para sayma makinaları, kutulardan fışkıran ve faiziyle birlikte sahiplerine geri ödenen paralar… Her şeyden önemlisi alabora edilen hukuk ve rayından çıkan devlet treni de yine birinci maddedeki ihtimalin geçerli olduğunu ortaya çıkarıyor.

Realiteler böyle olduğu halde, hala daha ‘Cemaat eğitimle uğraşsın’ demek, hakikate ters, gerçeklere münafi, içi boş bir önerme olmaktan öte anlam ifade etmiyor.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.