13 Mart 2015 tarihli köşe yazıları
13 Mart 2015 tarihinde Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet hareketi hakkında yazılı basında çıkan köşe yazılarından seçmeler…
Zulmü değil sevgiyi konuş
Dün Bülent Arınç hakikati ifade ediyordu. Hocaefendi Türkiye”ye gelir ya da gelmez, burasını bilemem ama ona bin bir iftirayı reva gören “yeşil Kemalistler”in”, kara bulutlar dağıldıktan sonra derin bir mahcubiyet ve pişmanlık içinde olacaklarına kesin gözüyle bakabiliriz.
Nazlı Ilıcak’ın “MİT tartışmanın odağında” başlıklı yazısı
Yüreğimiz PEK, alnımız AÇIK
“Kurtuluş nerede” deme genç adam! Seni senden kurtaran bu musibet gör ne nimettir! Yukarılara bakıp “metâ nasrullah, Allah’ın yardımı ne zaman gelecek” diye sabırsızlık etme ey ablam! Meleklerin dövüleni alkışladığı şu mübarezede döven taraf olmak bak ne nıkmettir!
Kerim Balcı’nın “Yüreğimiz PEK, alnımız AÇIK” başlıklı yazısı
İbnu-i vakt ve ibnu-i zaman arasında kalmış bir insan
“Siz bu hesabı yaparken ne kadar stratejik davranırsanız davranın, muhaliflerin de o ölçüde stratejiler geliştireceğini unutmayın. Her şeyi iyimserliğe bağlayamazsınız. Necip Fazıl merhumun dediği gibi, oluklar çift. Birinden nur akarken diğerinden kir akıyor. İslam’daki beyne’l-havf ve reca dengesini korumak gerekiyor.”
Ahmet Kurucan’ın “İbnu-i vakt ve ibnu-i zaman arasında kalmış bir insan” başlıklı yazısı
Tek kanatla uçulmaz
Fethullah Gülen Hocaefendi keşke kadın genelkurmay başkanları olsa diyecek kadar bir ufuk çizse, kadını eve hapsetmek toplumun yarısını felç etmektir dese ve Hz. Ayşe'nin hayatından kadınların liderliğine dair örnekler verse de, geleneksel dindarlık anlayışı yüzünden bu ufkun tabana hemen yayılmasını beklemek, zor.
Sevgi Akarçeşme’nin “Tek kanatla uçulmaz” başlıklı yazısı
Selma’dan Montgomery’ye Selam’dan Bahara
Bugün ülkemizde Hizmet Hareketi’nin eğitim, kültürel ya da yardım faaliyetlerine iştirak eden ya da bir şekilde gönül bağı olan çevrelerin maruz kaldığı tablo, köleleştirmenin ve ayrımcılığın sadece deri renginden kaynaklanmadığını vahim olarak göstermektedir. Neredeyse bir buçuk yıldır süregiden “cadı avı”, karalama, şeytanlaştırma, mal-mülküne el koyma vs. gibi zulümleri listelemeye hacet yoktur; bu hukuksuzlukların en kısa zamanda sona ermesini niyaz etmekle birlikte, hadd-i zatında -Meşiet-i İlahi mahfuz- çok uzun bir süre sürdürülemeyeceği de aşikârdır… Evet, Selma Selam'dır. Selam, Allah'ın koruması, emniyetidir. Selam, bahara yolculuktur. İçinde bulunduğumuz günlerin bundan yarım yüzyıl sonra “Türkiye’yi Türkiye yapan” günler olarak hatırlanacağını, milletimizin bu irade harbini kazanacağını ümit ve niyaz ediyoruz.
Hakan Yeşilova’nın “Selma’dan Montgomery’ye Selam’dan Bahara” başlıklı yazısı
- tarihinde hazırlandı.