Takdim Yerine

Takdim Yerine

“Namaz mü’minin miracı, miraç yolunda ışığı-burağı.. yollardaki inanmış gönüllerin sefinesi-peyki-uçağı.. kurbet ve vuslat yolcusunun ötelere en yakın karargâhı, en son otağı.. gaye ile hemhudut en büyük vesilelerden biridir.” (s.17)

Evet, namazı böyle tarif ediyor Hocaefendi… Namaz, mü’minin miracı, Allah’a en kısa yoldan ulaştıran vesile. İslam’ın beş şartından biri, kelime-i şehadetten sonra en önemli rüknü. O kadar önemli ki imanla ikiz kardeş. Ne var ki iman biraz daha önce doğmuş. Gaye Allah’ın rızası, namaz buna vesile. Ancak vesile ile gaye arasında ince bir çizgi var. “Kur’ân’da, inanmaya ait meselelerin hemen ardından namazdan bahsedilir. Biz, başkaları için öyle düşünmesek de sahabe, kendi aralarında namaz kılmayanın imanından şüphe ederdi.” (s.63) şeklinde anlatıyor müellif iman-namaz kardeş­liğini. Öyleyse namaz için ne kadar gayret sarfedilse, ne kadar zorluğa göğüs gerilse değer.

Namazı herkes anlatır da onu, gerçekten namazlaşan insan­lardan dinlemek bir başkadır. Namazda yaşadığı tecrü­beleri, Allah’ın huzurunda el-pençe divan dururken hissettiklerini, secdeyle nasıl bir kurbet yakaladığını dile getirebilecek ne kadar insan var? Bilhassa günümüzde namazı hakkıyla kılabilen, kılıp da başkalarına örnek olan kaç insana rast­larız? Namaz, kuru bilgilerle değil de hakikatıyla yaşan­dığı şekilde anlatılsa nice beynamaz namaz aşığı olacak, nice namaz kıldığını zanneden, vira bismillah deyip bir kere daha namaz kılmaya başlayacak. Tıpkı şu ifadelerde karşılığını bulduğu gibi:

“Mü’min, namazda, olabildiğine zindedir ve bütün gönlüy­le Rabb’ine yönelmenin huzuru içindedir. Zaten ona yakışan eda ve tavır da budur. Gaflet, hiçbir şekilde onun semtine sokulamaz.” (s.98)

“Mü’min, kıyamda olduğu vakitte, küfesindeki bu nimet­leri hatırlayıp, kendisini, mahşerde hesap vermek üzere Rabb’in huzurunda, ‘Hayatın boyunca alıp verdiğin nefeslerin hesabını ver!’ emrine muhatap olarak tasavvur ede­cektir.” (s.211).

“Rabb’inin kendisine yaptığı emir ve teklifi, yine Rabb’inin kendisine vaat ettiği şeyi elde etmek için yapan mü’min, namazın bütün erkânında tatlı bir zevk ve sınırsız bir lezzet duya­caktır. Zira bu vaadin arkasında rıza-i ilâhiyi elde etme ve cemal-i ilâhiyi müşâhede vardır.” (s.219).

Elinizde tuttuğunuz kitap işte bu duyguların mahsulüdür. Nazarî bilgilerden müteşekkil bir ilmihal kitabından ziyade namazın ruhunu aksettirecek bir rehber. Sıradan bir ilmihal kitabında rastlayabileceğiniz bazı başlıkları içermese de hakkıyla namazı eda etmek isteyenler için işaret nevinden pek çok bilgiyi bulmak mümkün.

Kitabın ana gövdesini, Hocaefendi’nin 11 Ağustos – 13 Ekim 1978 tarihleri arasında İzmir Bornova Merkez Camii’nde seri olarak vermiş olduğu namaz vaazları oluştur­maktadır. Bu vaazlar çözümlenip konuşma dilinden yazı diline çevrildi. Daha sonra ise Hocaefendinin yıllar boyunca namazla il­gili söyleyip yazdıklarından ilavelerle metinler zenginleştirildi. Bir araya getirilen metinler kendi içerisinde bir tasnife tabi tutulup son tashihler yapıldı. Son olarak Hocaefendi’nin onayından geçtikten sonra sizlerin eline ulaşmış oldu.

Allah’ın inayetiyle, namaz kitabıyla başlamak üzere Hocaefendi külliyatı bir ‘ibadet serisi’ne kavuşacak, biz de İslâm’ın erkânı olan ibadetleri Hocaefendi’nin ufkundan tema­şa imkânına sahip olacağız. Serinin diğer kitapları olan oruç, zekât ve haccı da en kısa zamanda hazırlayıp sizlerin takdirlerine arz etmek istiyoruz.

Gayret bizden, tevfik Allah’tan...

Süreyya Yayınları

Namaz