Kusura bakmayın, vatandaş bu yalanlara müstehak

Ülkede paranoyanın ulaştığı noktayı yurt dışında yaşayanlar anlayamaz.

Hele hele son 8-10 sene, Türkiye’de yaşamamış olanların empati yapması dahi mümkün değil.

15 Temmuz 2016’dan önce yurt dışına çıkanların Türkiye’si de çok çok gerilerde kaldı.

Artık başka bir ülke, histeri krizinde bir yurt var.

Şu son birkaç gün içinde yaşanmış iki misal vereceğim.

AKP’li Metin Külünk, “Atatürk, 15 Temmuz’un arkasındaki güç tarafından zehirlenerek öldürüldü” demiş.

Artık her düşen haberin mizah sitesi Zaytung kaynaklı olup olmadığına bakar olduk.

Birkaç tıklamayla gördüm ki, evet böyle demiş.

Hadi, “darbeci” ilan edilen Cemaat’i filan geçtim.

Lafı, Atatürk yaşarken hayatta dahi olmayan Fethullah Gülen’e getirmeye de gerek yok.

Ülkenin kurucu liderinin öldürüldüğü, bunun zehirlenerek yapıldığı savını nereye koyacaksınız?

Lakin şaşırmayacaksınız.

Vatandaş müstahak olduğu bir idare tarafından yönetiliyor.

İkinci misal, medyaya dair.

Oda TV, “Gülen’in yeşil kartı tehlikede” diye bir manşet atmış.

Haberi tıklıyorsunuz, ABD Başkanı Trump’ın açıklamaları.

Başkan, yeşil kart piyangosunun artık kaldırılması gerektiğini söylüyor.

Yeşil Kart, ABD’de süresiz oturum ve çalışma hakkı veren bir ayrıcalık.

ABD’ye yerleşme kararı alan göçmenlerin bunu elde etmesi ise uzun sürüyor.

Aynı ABD, her sene 50 bin kişiye çekilişle bu hakkı veriyor. Bu da bir nevi piyango.

Lakin, önüne düşen her habere Gülen histerisi ile bakan Oda TV sitesi “yeşil kart” lafını görünce hemen ilişkiyi kuruyor.

Doğru, Gülen’in yıllar önce aldığı yeşil kart var.

Çekilişle de verilmedi bu.

Habere başlık atan editörler iki vahim hata yapıyor, sorgulayan yok.

İlki, haberde Gülen’e dair bir atıf yok, metinde geçmiyor bile.

İkincisi, yeşil kart piyangosunun kaldırılmasının mevcut kart sahiplerini etkilemeyeceğini bilmek için gazeteci olmaya da gerek yok.

Buna da şaşırmayın.

Vatandaş, müstahak olduğu medyanın yalanlarına maruz kalıyor.

Doğrusunu araştırmıyor, sorgulamayı bırakalı çok oldu.

Ülkedeki genel rahatsızlık, kötü giden her şeyin aynı gruba havale edilmesi.

Şu an korunmasız ve açık hedef olduğu için Cemaat buna maruz kalıyor.

Onun için, kimse insan hakkı ihlallerine değinmediği gibi, yalan yanlış iftiraları düzeltme gayretine de girmiyor.

Genel havayı göstermesi açısından son bir misal verip bitireceğim.

Mehmet Bekaroğlu.

CHP İstanbul Milletvekili.

Profesör doktordur.

Psikiyatristtir.

İnsan hakları aktivistidir, (bkz. Hayata Dönüş Operasyonu).

Oturup kalkmışlığımız, aynı sofrayı paylaşmışlığımız var.

TV’lerimize defalarca konuk olmuş bir siyasidir.

Gelmiş özgürce fikirlerini paylaşmıştır.

İki gün önce, tutuklanan başörtülü kadınlarla ilgili bir fotoğraf paylaşıp şöyle yazmış:

“Hep böyle olur; yukarıdakiler, ağalar, kaçıp gider, toplanan paralarla yurt dışında keyif sürer, o paraları veren garibanlar bedel öder.”

Neresinden tutup ne anlatacaksın.

AKP rejiminin yıllardır sistematik olarak yürüttüğü propaganda, bir CHP milletvekilinin eliyle tweet olup aynı amaca payanda oluyor.

Teknik olarak Melih Gökçek veya Hüseyin Gülerce ile Bekaroğlu arasında bir fark olmadığını da düşünebilirsiniz.

Tüm bu tuhaflıklara açıklama getirecek, izah edecek, uğraşacak halimiz yok.

Hemen her gün böyle yüzlerce sakat bilgi ve kanaat dolaşıma sokuluyor, ekranlarda konuşuluyor, yazılıp çiziliyor.

Ülke bir istikamete girmiş, bildiği yolda devam ediyor.

Etsin.

Yegâne meselemiz;

-15 Temmuz’un ardındaki gerçekleri ortaya çıkarmak,

-Ve içerideki mazlum ve masumlara hürriyetin çok uzakta olmadığını göstermek olmalı.

Bunun iç dinamiklerle olmayacağı ortada.

Ülkede deniz bitti.

Türkiye, uluslararası sözleşmelerin ve uluslararası hukukun denetiminden çıkmamalı.

En büyük korkumuz ve endişemiz bu.

Çare demokrasi.

Çare farklılıklara saygı.

Çare kuvvetler ayrılığı.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.