Darbe, Cemaat, ve Hermenötik

Bu yazı Cemaat ile darbe ilişkisini inceleyen bir yazı değil.

Mesele fevkalade politize olduğu ve gelen bilgilerin güvenilirliği tartışılır olduğu için meselenin iç yüzünü anlamamız epey zaman alacağa benziyor. Bu tartışmayı uzmanlarına bırakıp ben farklı bir konuya, darbe ile Cemaat’i irtibatlandırmanın hermenötiği, üzerine odaklanmak istiyorum.

Türk basınında çıkan ve Cemaat’i bu hadise ile irtibatlı göstermeye çalışan analizlerin çoğu, bize somut deliller sunmadan önce, “ilginç” bir şey yapıyorlar. Esasen hukukî süreç ile ilgisi olmayan bazı varsayımlar sunarak başlıyorlar işe. Bu varsayımlara göre Cemaat gizlilik esası üzerine kurulmuş şahıs kültünü esas alan bir organizasyon. Müntesibleri Gülen’in şahsi karizması ile büyülenmiş meczuplar ve zamanı geldiğinde düğmesine basarak harekete geçirebileceğiniz son derece tehlikeli robotlar. “Haşhaş” içmiş gibiler, kendi akılları yok. Organizasyon içinde düşünen tek bir akıl var. Diğerleri mutlak itaat içinde o tek aklın gözünün içine bakıyor.

Hukuki somut delillerden önce elimize sorgulanabilir varsayımlarla inşa edilmiş bir hikaye veriliyor. Hollywood filmlerindeki distopyaları hatırlatsa, yer yer gülünç olsa, ve acemice yapılan genellemelerin sonucu gibi görünse de Türk medyasının bu varsayımları sık sık tekrarlaması boşuna değil. Bu varsayımlarla bir “hermenötik çerçeve” inşa ediliyor. Cemaat aleyhine bize gösterilen deliller çıplak halleri ile “zayıf” oldukları için bu varsayımlarla inşa edilen hermenotik çerçeve içinde bir illüzyon ile olduklarından büyük gösterilmeleri gerekiyor. Bu hermenötik çerçeve bir büyüteç görevi görüyor. Yani küçük olanı büyütüyor. Hukuki olarak önemsiz olan delilleri hormonluyor.

Yani bu varsayımları kesin gerçeklermiş gibi yinelemenin ve sürekli gündemde tutmanın, Cemaat denilen dini hareketi kulaktan dolma bilgilerle tanımanın yanında, pragmatik bir tarafı var. Meselenin hakikatin ne olduğundan ziyade politik bir savaş olduğu bu ortamda bu varsayımlarla inşa edilen hermenotik çerçeve sonrasında gelecek suçlamalar için elverişli bir zemin sunuyor. Eğer Cemaatin tehlikeli bir kült olduğuna inanırsanız Cemaat aleyhine size sunulan deliller zayıf da olsa bir anda olduklarından daha güçlü görünüyorlar. Mesela, bazı şüphelilerin üzerinden bir dolar çıkması tek başına bir delil olarak zikredildiğinde komiktir esasen ama bu hermenötik çerçeve içine konulduğunda inanılırlığı artıyor.

Böylece yargılama sürecinde asıl olan Cemaat aleyhine bulunan deliller değil o delilleri içinde seslendireceğiniz hermenötik çerçeve oluyor. Türk medyasında Cemaat aleyhine somut delilden çok devamlı tekrar edilen bu söylemin dolaşımda tutulması bundan. Ancak bu hermenötik çerçevenin muhafazası ile deliller amplifike edilebiliyor.

Bu hermenötik çerçeve aynı zamanda Cemaate karşı uygulanan şiddeti de meşrulaştırmanıza izin veriyor. Cemaat müntesipleri aktive edilmeyi bekleyen tehlikeli robotlar ise o halde ya fiilen ya da potansiyel olarak tehdittirler. Bu durumda Cemaat ile alakalı bütün bireyler baskı ve zulmü hakeder. Kamunun menfaati için ezilmelidirler. Harekete mensub insanlar bir insan değildir. Robotturlar, mezcupdurlar. Dahası onlar alt-insanlardır. Cemaat ile alakalı insanlar o kadar kötüdür ki onlara karşı ahlaklı olmak icab etmez. Bir kez bu söylemi kabul ettiğiniz de masum/suçlu ayrımı anlamsızlaşıyor. Bu söylem günah keçisi üretmek için de fevkalade elverişli bir zemin sunuyor. Bu söylemi yayan medya ve “aydınlarımız” da şiddet üretimine dolaylı yollardan hizmet ediyor.

Cemaat hakkındaki hakim söylemin, Popper’dan ilham alarak söyleyecek olursak, kolay kolay “yanlışlanması” da mümkün değil. Yanlışlanamadığı için bilimsel değil. Bir Cemaat mensubu ne yaparsa yapsın kendisine yöneltilen ithamlardan kurtulmasına izin vermiyor. Bir ahlak abidesi bile olsa onu şimdilik öyle davranan bir takiyyeci olarak görüyor. Eleştirse dış güçlerin işbirlikçisi oluyor sussa uyuyan bir hücre. Ya paralelsinizdir ya da kripto paralelsinizdir. Tövbe edip karşı tarafa katılsanız bile şüphelisinizdir. Ya aktif ya da uyuyan bir hücre muamelesi görürsünüz. Yani Cemaat mensubu insanlar ağızları ile kuş tutsalar bu bile Türk medyasının ve aydınının onları içine tıktığı söylemsel cendere içinde bu aleyhlerine dönüyor görünüyor. Bu zeminde sağlıklı tartışma yürümez ama şu an kimsenin bunun umursadığı da yok zaten.

Bu söylem kolayca yanlışlanamadığı için iktidar için de fevkalade elverişli bir arınma mekanizması da sunuyor. Cemaati nerede başlayıp nerede bittiği belli olmayan son derece kompleks bir heyula gibi tarif ederseniz her türlü yanlışınızı onlara yükleyebilirsiniz. İçine hangi suçu atsanız alır. Bir gün bir suikast ile irtibatlandırırsınız, ertesi gün bir terörist organizasyonla irtibatlı olmakla. Cemaat’in tesiri bilinçli olarak abartılıyor ki çok daha büyük ve ciddi suçlarla irtibatlandırılabilsin. Buna değişik sebeplerle çanak tutan Cemaat mensupları da bu hermenötik tuzağa düşüyorlar.

Bu hermenötik çerçeve Türk basınında yüzlerce kez tekrarlandığı için yavaş yavaş bir norm haline geliyor. Adeta, Gramsci ve Foucault gibilerden mülhem söylersek, iktidar bilgiyi domine ediyor. Çok dolaşımda olduğu için epistemolojik cazibesi artıyor. Türk aydınının büyük bir çoğunluğunun iktidar eliyle yayılan bu söylemi satın alması da bu tür bir empozeye karşı direnç mekanizmalarının ne kadar zayıf olduğuna işaret ediyor. Kara propagandaya teslim oluyor. Bir müddet sonra onu içselleştirip gönüllü savunucusu haline dönüşüyorlar.

Bilimsel olmadığı, emprik ve istatistikî çalışmalardan uzak olarak inşa edildiği, son derece kullanışlı olduğu, güç ilişkilerini tanzim etmek için kullanıldığı için bu hermenötik zemin üzerinde ilerleyen bir tartışma bir sonuca ulaşmaz. Doğal sonucu itibariyle Cemaat mensuplarını son ferdine kadar sindirmeden -yok etmeden demek istemedim- rahat etmez. Masum-suçlu ayrımını reddediyor. Cemaat ile uzak yakın irtibatlı olan herkesi ya aktif ya da potansiyel tehlikeli ve suçlu ilan ediyor. Tam bir insan-dışılaştırma mekanizması. Bu açıdan bu söylemi kullanan aydınımız Cemaat fertlerine karşı kullanılan şiddeti de meşrulaştırır.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.