24 Nisan 2015 tarihli köşe yazıları
24 Nisan 2015 tarihinde Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet hareketi hakkında yazılı basında çıkan köşe yazılarından seçmeler…
Anlaşılan “Simonlar...” işe yaramamış!
“Paralel yapı” senaryosunda, işlenen cürmlerde iz kaybettirmek, hukuksuzlukları daha farklı ellere taksim etmek ve asıl suçluları unutturmak için her yol deneniyor. Zemini yürünemez hale getirip, karmaşadan kendini kurtarmak için plan yapanlar, bütün vanaları sonuna kadar açmış “sizde bizim kadar kirlisiniz!” demeye getirmenin telaşındalar. Örgüt elemanları, darbeci askerler, çeteci medya mensupları, ülke güvenliğinden sorumlu birimlerin istihbarat kadroları, hukuka takla attırarak kendilerini salıverenlere bir şekilde omuz veriyorlar.
Akif Coşkun’un “Anlaşılan “Simonlar...” işe yaramamış!” başlıklı yazısı
Her zaman arkanızdayız...
Fas’taki Türk okullarının düzenlediği dil ve kültür festivalinde Fas Kültür Bakanı, Parlamento ile İlişkiler Bakanı ve Başbakan’ın oğlu, Türk okullarının Fas’taki itibarını sergiliyor. Başbakan seyahatte olduğu için programa gelemedi. Cezayirli bir grup gazeteci yöneticisi ve yazar da festivaldeydi. Konuşma yapan Cezayirli gazeteci şöyle diyor: “Fethullah Gülen Hocaefendi, İslam dünyasının üç hastalığı olan cehalet, sefalet ve tefrika ile mücadele ediyor. Hocaefendi, insanı merkeze alıyor. İslam dünyası ancak böyle düzelir...” Kültür Bakanı’nın konuşmasındaki şu cümle zaten her şeyi özetliyor: “Her zaman arkanızdayız...”
Faruk Mercan’ın “Herkül burcundan mesaj var” başlıklı yazısı
Allah bizi insan eyleye
İrfanın ve ihsanın amelle besleneceğinden söz etti Fethullah Gülen Hocaefendi. Bunun insanın nasıl tabiatı haline gelebileceğinden, bunun için Allah’a nasıl yalvarılması gerektiğinden dem vurdu. 60 yıl-70 yıl demeden bunu ısrarla istemenin lüzumuna değindi. “Belki” dedi yaşlı gözlerle, “Siz bu ısrarı gösterirseniz ölümünüze 2 yıl kala açılır bu kapı.” “Ocak gibi cayır cayır yanmayı” nazara verdi. “Gel-git’ler yaşasanız da yanmaktan vazgeçmeyin.” tembihatında bulundu. Allah’ı görüyor gibi olmakla, O’nun tarafından görünüyor gibi olmak arasındaki farka ve bu ikisinin kendi içinde mertebe ve derece farklarına işaret etti. Son bir cümlesi vardı ki bitirdi beni: “Eğer ehli sünnet, taklidî imana makbul demeseydi, hepimizin hali perişandı.”
- tarihinde hazırlandı.